
Her dua manevi bir dilekçedir Yüce Yaradanımızın kudretine ihtiyaç duyduğumuzun bilincinde olarak halimizi arz etmek ve yardım istemek için ellerimizi açıp “Ey Allahım!“ diyerek başladığımız her dua, O’nun kabulüne sunduğumuz manevi bir dilekçedir.

Bu öyle bir dilekçedir ki, o makam sahibine hiçbir aracı olmadan dileğimizi arz edebiliriz, en yüksek makamın sahibiyle bire bir muhatap olabiliriz. Hem de istediğimiz her zaman… Yeter ki Rabbimiz ile aramızdaki bağ sağlam olsun. İnsanlar için bundan daha büyük bir lütuf olabilir mi?
“Ey kullarım! Öncekileriniz ve sonrakileriniz, insanlarınız ve cinnîleriniz, yeryüzünde bir yerde el kaldırıp benden isterseniz, (ben de dilersem) her istediğinizi veririm. Böylece benim mülkümden bir şey eksilmiş olmaz. İğne denize daldırıldığı zaman iğne denizden bir şey eksiltir mi? Ucunda kıymetsiz bir yaşlık kalır…“ (Hadis-i Kutsi/Müslim, Tirmizî, İbn-i Mâce, Ahmed bin Hanbel)
Aciz bir kul olarak neye ihtiyacımız varsa, bilelim ki O, El-Mucib’tir. Ellerimizi açıp dua ettiğimizde bizi kapısından boş çevirmeyerek dualarımızı kabul eden, sonsuz kudret sahibi, yüce yaratıcımızdır. O, El-Ganiyy’dir; bütün zenginliklerin sahibidir. İstediğimiz her iyilik onun yanındadır. Ve O kullarına çokça iyilik yapandır.