
Dua kul ile Allah arasındaki bir çeşit diyalogtur. Kulun dua etmesi için hiç bir aracıya ihtiyacı yoktur. Kul dua sayesinde Allah ile olan iletişimini aracısız bir şekilde sağlar.
Çaresizlik, güçsüzlük, tükenmişlik, sıkıntı, korku ve üzüntü gibi duygusal değişimlerle başa çıkmak için kendi acziyetini ve Rabbinin sonsuz gücüne olan ihtiyacını itiraf etmek suretiyle içtenlikle dua ederek O’ndan yardım istemek kişinin ruh sağlığını koruyan ve hatta tedavi eden önemli bir etkendir.
Tıbbî tedavi yanında telkin ve dua ile tedavi şifaya kavuşmak açısından büyük önem arzeder. Psikolojik ve ruhsal problemleri olan kişiler tıbbi tedaviyi ihmal etmeksizin duanın muazzam iyileştirici gücünden faydalanmalıdır.
Rabbimiz kendisine dua edilmesini sever ve kullarının dualarına çok değer verir. Nitekim Rabbimizin kelamı olan Kur’an-ı Kerim bir dua olan Fatiha suresi ile başlar ve yine bir dua olan Nas suresi ile sona erer. Çünkü dua Rabbimize kulluğumuzu en iyi ifade etme şeklimizdir.
Dua etmek insanlar için etkili bir manevi terapidir ve ruhsal hayatı düzenler. Dua ile ruh sağlığı arasında önemli ve derin bir bağlantı vardır.
Aciz olan kulun sonsuz güç sahibi olan Rabbine sığınması iç huzurunu sağlar ve ruhsal motivasyonu artırır.
Dua ruhsal ve bedensel enerjiyi yükseltir, insan yaşamına güç ve canlılık kazandırır.
Herhangi bir durumdan dolayı ruhsal travma yaşayan kişi halini arz etmek ve yardım istemek için ellerini açıp “Ey Allahım!“ diyerek duaya başladığında muhatabının sonsuz rahmet sahibi Rabbi olduğunu bilir ve ruhsal gerilimi hafifler.

Mümin bir kul ferahlık zamanında hem şükretmek hem de sıkıntılardan ve tehlikelerden korunmak için dua ile Rabbine yönelmelidir. Mümin kulun başına bir dert geldiğinde ve kendini çaresiz hissettiğinde yine dua ile Rabbine yönelmelidir. Yani insan yaşadığı müddetçe hangi durumda olursa olsun, duadan hiç bir zaman uzak kalmamalıdır.
İnsan aciz ve muhtaç bir varlıktır. Kul Rabbiyle her an bağ kurmak ve O’ndan yardım istemek üzere yaratılmıştır. Bu yüzden dua insanın yaradılıştan gelen bir ihtiyacıdır.
Kul her zaman tevbe ve istiğfar ile (Allah’tan bağışlanma dilemek) hamd ve övgüyle, zikir ve şükürle, sığınma ve yakarışla Rabbiyle beraber olmalıdır.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
“Rabbini zikreden kimse ile zikretmeyen kimsenin hâli, diri ile ölünün hâline benzer.” (Buhârî, Deavât, 66.)
Dualarımızı gafletten uzak bir şekilde gönlümüzü Rabbimize açarak samimiyetle yapmalıyız. Bu şekilde yapılan bir dua hem ruhsal problemlerin çözümü için etkili bir terapidir hem de maddi ve manevi ihtiyaçlarımız için kapıları açan önemli bir anahtardır.
Duadaki içten yakarış, sonsuz güç sahibi Rabbimize kendimizi ifade etme ve O’na içimizi dökme imkanı sağlar. İşte bu şekilde gönlümüzü Rabbimize açarak yaptığımız dualar bizim için derin bir huzur kaynağıdr. Bu huzur da bize coşkun bir yaşam enerjisi ve manevi güç verir.
İnsan olumsuz karakter özelliklerini ve kişilik bozukluklarını duanın manevi gücü sayesinde iyileştirebilir ve duadan aldığı manevi enerjiyle ruhunu ve bedenini güçlendirebilir.
Aynı zamanda dua insanın karakterini güçlendirir ve özgüvenini zirveye çıkarır.
Dua ederken Rabbimize duyduğumuz güven duygusu bizim kendimize olan güven duygumuzu besler.
Dua esnasında saygı içerisinde halimizi Rabbimize arzederiz. Bu saygı duygusu bizim kendimize olan öz saygımızı artırır. Dua sayesinde özgüveni ve özsaygısı artan insan böylece endişe, korku ve kaygılarından arınabilir. Allah’ın güzel isimleriyle dua etmek kabiliyetlerimizin en yüksek düzeyde ortaya çıkmasına vesile olur ve kendimizi geliştirmemize büyük katkı sağlar.
Dua etmek bilincimizi yükseltir, düşüncelerimizi ve hislerimizi düzenleyerek zihnimizin ve kalbimizin uyum içerisinde olmasını sağlar.
Dua sayesinde tercihlerimiz ve yaşantımızdaki tutumlarımız tutarlı ve dengeli olur. Örneğin her gün 5 vakit namazımızda Fatiha suresini okurken “Bizi dosdoğru yola ilet” ayetini dile getiriyoruz ve Rabbimizden bize doğru istikamet kazandırmasını talep ediyoruz. İşte bu talep bizim tutarlı bir bilince sahip olmamızı sağlayacak olan yeteneği kazanmamıza vesile olur.
Dua ile manevi bütünlüğü yakalayan insan ruhsal problemlerin üstesinden gelebilir ve ruh sağlığını olumsuz etkilerden koruyabilir.
Dua yoluyla Allah ile bağ kuran insanın ruhunu ve bedenini manevi bir enerji çepeçevre kuşatır. Bu bir manevi koruma kalkanıdır.
Manevi koruma kalkanımız güçlü olduğu zaman ruhsal ve bedensel olarak güçlü oluruz, düşüncelerimiz, davranışlarımız ve ilişkilerimiz dengeli olur.
Rabbimize yakın olmamız ve dualarımızın makbul olması için en önemli araç esmayıhüsnadır. Esmaların işaret ettiği ilimleri öğrenemezsek kâinatın bütün hikmetleri ve anlamları bize kapalı olur, Allah’ı tanıyamayız. Allah’ı tanımayan bir insan yaradılış amacının gereklerini yerine getiremez, dolayısıyla Rabbine gerçek anlamda kulluk yapamaz. Yaradılış amacından uzaklaşarak manevi boşluğa düşer ve yaşamının anlamını kaybeder.
Bu olgunluğa ulaşmayan ruh hiçbir zaman gerçek mutluluğu yakalayamaz ve şeytanın esiri olur, onun aldatmacalarıyla uğraşır.
Günümüzde birçok insanın ruhsal problemleri onların yaradılış amaçlarını anlayamamasından ve Allah’ı gerçek anlamda tanıyamamasından kaynaklanır.
Halbuki Rabbini gerçek anlamda tanıyanlar iyi bir kul olma mertebesine yükselirler ve yaşamları anlamlı hale gelir.
Esmayıhüsna, Allah’ın isimlerindeki derin anlamları bilerek onların üzerinde düşünen insan için ferahlık, huzur ve güç kaynağıdır. Esmalarla ruhunu olgunlaştıran insan ruhsal ve bedensel sorunlardan da arınır. Nasıl ki ruh ve bedenden oluşan insan yaşamak için karnını doyurmaya, susuzluğunu gidermeye, nefes almaya ihtiyaç duyuyorsa, ruhunu da manevi unsurlarla beslemeye ihtiyaç duyar.
Ruh ve beden bütün olduğundan, birindeki rahatsızlıklar diğerine yayılabilir. Bedenimiz ve ruhumuz birbirinden etkilenir. Ruh ve beden sağlığımızı birbirinden ayıramayız.
İnsanın dünyevi sıkıntılara bağlı olarak yaşadığı ruhsal problemler, beden sağlığını etkileyerek hastalanmasına sebep olabilir. Beklentilerini karşılayamayan, aradığını bulamayan insan büyük bir karamsarlığa, boşluğa düşer, ümidini kaybeder. Hayat çekilmez hale gelir. Hayatı ümitsizlik ve üzüntüyle dolu olanların bağışıklık sistemi zayıf düşer; kalp, tansiyon, solunum, mide ve bağırsak problemleri, hatta kanser gibi sağlık sorunları yaşayabilirler.
İnsanın yaşadığı değersizlik duygusu, hayal kırıklığı, takıntılar, üzüntüler, stres ve depresyon bütün bedenine ve organlarına yayılır, olumsuz etkiler. Fakat Allah’ı hakkıyla tanıyanlar manevi olgunluğa erişirler, yaşadıkları sıkıntılara bağlı olarak ortaya çıkan duygusal değişimlerle kolayca başa çıkabilirler.
Allah’ı Tanıyan İnsan Güçlenir – Güçlenmek İçin Dua (manevidilekce.com)