
Affetmek Allah’ın rızasını kazandırır, dualarımızın önündeki engelleri kaldırır ve Rabbimiz ile iletişimimizi artırır.
“Onlar Rab’lerinin rızasını elde etmek için sabreden, namazı dosdoğru kılan, kendilerine rızk olarak verdiklerimizden Allah yolunda gizli açık harcayan, kötülüğü iyilikle savan kimselerdir. İşte onlar var ya, dünya yurdunun (güzel) sonu sadece onlarındır.” (13/Ra’d Suresi, 22. Ayet)
Allah Teala bu ayet-i kerimede razı olduğu kullarından bahsederken, “Onlar kötülüğü iyilikle savan kimselerdir” buyurarak onların bir özelliğinin kötülükleri yok etmek olduğunu beyan etmiştir.
Affetmek kişinin kendisine yapılan haksızlığı bağışlayıp öfke ve intikam duygularından vazgeçmesidir ve Allah’ın Kur’an-ı Kerim’de öğütlediği en erdemli davranışlardan biridir.
Affetmek kendimizi küçümsemek veya bize karşı yapılmış hatalara layık görmek değildir. Bize karşı hata yapanı haklı bulmak da değildir. Affetmek insanın kendisine vereceği en büyük hediyedir.
Bize karşı hata yapmış insana öfke, intikam, hırs gibi benlik ve gurur kaynaklı duygular beslememize, içimizde sürekli büyüyen, zamanla iyileşmesi daha zor hale gelen yaralar açılmasına neden olur. Affetmeyen kul iyileşemez, Allah’ın emrettiklerini yapamaz, takva boyutuna geçemez, dolayısıyla Rabbimizin rızasını kazanamaz.
Affetmek salih bir ameldir, iyi ve güzel davranışlar arasındadır ve İslâm ahlakına sahip olmayı gerektirir. Çünkü Allah kullarına karşı çok merhametli ve affedicidir.
Allah Kur’an’ı Kerim’de takva sahiplerinin özelliklerinden bahsederken “Onlar büyük günahlardan ve hayâsızlıklardan kaçınırlar, öfkelendiklerinde dahi bağışlarlar” (42/Şûrâ Suresi, 37. Ayet) buyurmuştur.
“Kim zerre miktarı hayır yapmışsa onu (karşılığını) görür. Kim de zerre miktarı şer işlemişse onu (karşılığını) görür.” (99/Zilzâl Suresi, 7-8. ayetler)

Allah’ın Adaleti
Yeryüzünde Allah’ın adaleti hüküm sürer, çünkü Allah El-Adil’dir. O herkesin iyi ve kötü davranışlarına adaletiyle hükmeder. Bu yüzden bizim bir şey yapmamıza gerek yoktur. Kötülük yapan mutlaka karşılığını alır.
“Ey kendi aleyhlerine olarak günahta haddi aşan kullarım! Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin. Allah (dilerse) bütün günahları bağışlar; doğrusu O çok bağışlayıcı, çok merhametlidir.” (39/Zümer Suresi, 53. Ayet)
Sonsuz kudret sahibi yüce Rabbimiz bu kadar affediciyken, O’nun âciz kulları olarak bizler nasıl olur da kin, öfke içinde ve intikam peşinde olabiliriz? Bizim Rabbimize karşı sayısız hatamız varken O’nun bize karşı rahmetle davranacağını ve affedeceğini umut ederiz? Başkalarının hatalarını affedemeyen biz kullar nasıl olur da Allah’ın bizim hatalarımızı affetmesini bekleriz? İçimizde bize karşı hata yapanları affedememenin verdiği hırs varken, nasıl ve hangi yüzle dua etmek için O’nun huzuruna çıkabilir, bağışlanma dileyebiliriz?
İşte bu nedenlerden dolayı Rabbimizle aramızdaki bu engeli kaldırmamız gerekir. Bugüne dek affedemediklerimizi affedip Rabbimizin rızasını kazanmış olarak dua etmeliyiz ki, O da dualarımıza icabet etsin.
Rabbimizin Affetmek Konusundaki Öğütleri
“Affet, iyi olanı emret, cahillere aldırma!” (7/A’râf Suresi, 199. Ayet)
Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’de bize affedici olmayı öğütlemiştir.
“Bir kötülüğün karşılığı ona denk bir davranıştır; ama kim bağışlar, düzeltme yolunu tutarsa, onun mükâfatını Allah verir.” (42/Şûrâ Suresi, 40. Ayet)
Rabbimiz cahil ve ahlak yoksunu insanların yanlış ve haksız davranışlarına aldırmamayı, bu tür davranışlarla karşılaştığımızda ‒aynı şekilde karşılık vermek yerine‒ onlara affedici, sabırlı ve hoşgörülü davranışları tavsiye etmemizi emreder.
Allah’ın bizi affetmesini ve rahmet kapılarını açmasını istiyorsak, bize yapılan hataları affetmemiz gerekir. Bu açıdan baktığımızda aslında bize hata yapanları affetmeyi, manevi temizlik için fırsat olarak görebiliriz.
Allah Teala kullarını affetmeyi çok sever ve kullarının da birbirlerinin hatalarını affetmesini ister. Sadece Allah’ın rızasını kazanmak için insanları affedeni, maddi ve manevi anlamda yüceltir.